Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklama yapıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Özel Programı’nda konuşuyor.

Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle:

İster üniformalı, ister TUSAŞ’ta olduğu üzere üniformasız olsun milletimizin huzuru ve devletimizin bekası uğrunda hayatları değerine gayret eden kahramanlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Biz milletçe birliğimize ve beraberliğimize sahip çıkarak iç cepheyi sağlam tuttukça ne terör örgütleri ne de onları besleyip semirterek üzerimize salan şer güçleri emellerine ulaşamayacaktır.

Kendi çıkarları dışında hiçbir insani pahası önemsemeyen global teröristlerin anlamadıkları bir hakikat var. Bu hakikat, Türkiye Cumhuriyeti’nin bizim binlerce yıllık devletler silsilemizin son temsilcisi olduğudur. Onlar sanıyorlar ki bu milletin devleti yalnızca 101 yıllık geçmişe sahiptir. Halbuki Cumhuriyetimiz 101 yıl evvel yeni bir devlet olarak değil, tekrar başlangıcın sembolü bir rejim olarak kurulmuştur.

Ordumuz başta olmak üzere devletimizin omurgasını oluşturan kurumlarımızın kuruluş yıllarının yüzlerce hatta binlerce yıl ötesine uzanması bu hakikatin en açık tabiridir. Kuruluşundan itibaren Cumhuriyetimizin elbette kimi eksikleri olmuştur, kimi zaafları olmuştur, hatta kimi yanılgılı tercihleri de olmuştur. Ancak bunların hiçbiri tevarüs ettiğimiz esaslı tarihi, varlıklı medeniyeti, tüm dünyaya örnek teşkil eden insani pahaları gölgelemeye yetmez. Tam zıddı, bu millet, tarihin her periyodunda maruz kaldığı tüm taarruzların üstesinden gelmeyi başararak küllerinden yine doğmayı başarmış asil bir millettir.

Bugün küllerimizin değil, sahip olduğumuz imkanların ve azmin üzerinde yükseldiğimiz bir periyoda giriyoruz. Bir diğer tabirle, tekrar ve daha güçlü bir başlangıcın arifesindeyiz. Allah’ın müsaadesiyle yokluklar içinde yürüttüğümüz ulusal çabayı nasıl zaferle taşlandırdıysak, bu çabayı de muvaffakiyete ulaştıracağız. Aziz milletim, bedelli konuklar, her milletin devlet mefhumuna bakışı farklıdır. Lakin Türk milleti kadar yazgısını devletiyle birlikte görmüş öbür bir millet yoktur.

Orhun kitabelerinde, Ey Türk Milleti! Üste gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, senin vilayetini ve merasimi kim bozabilir diye söz ediliyor. İstiklal Marşımızda da ebediyen sana yok, ırkıma yok İzmihlal seslenişiyle bu hakikat tekrar beden buluyor. Türkistan’dan Avrupa’ya, Güney Asya’dan Kuzey Afrika’ya kadar uzanan geniş coğrafyada kurduğumuz her devletimizin varoluş kodları bu anlayışla yoğrulmuştur. Bizim için Asya Hun devletinden Göktürklere, Uygurlardan Karahanlılara, Selçuklulardan Osmanlılara uzanan şanla onurla dolu koskoca bir tarihin istisnasız tamamı birdir, bütündür ve milletimize aittir.

Anadolu’ya geldiğimizde de burada yaşayan insanların tamamını şefkatle ve adaletle kucaklayarak kendimizden farklı görmedik. Cihan devletimizin ayrılmaz bir kesimi olarak bağrımıza bastık. Geçtiğimiz yüzyılın başlarında yaşanan acı hadiselerin hiçbirinin sebebi milletimiz değildir. Emperyalistlerin vaatlerine, palavralarına, tahriklerine kapılan bin yıllık komşularımız kendi hırslarının ve kusurlarının bedelini ödemiştir. Cumhuriyetimizi kurduktan sonra devletimizin hudutları içindeki her bir insanımızı adil ve eşit vatandaşlar olarak kabul etme sürecimiz biraz sancını geçmiş olabilir. Fakat nihayetinde bunu da başardığımızı düşünüyorum. Geldiğimiz noktada artık geçmiş bir asırdaki acıları yarıştırma, yanlışlarla hesaplaştırma anlayışını geride bırakıp daima birlikte istikametimizi Türkiye Yüzyılı’na çevirmemiz gerektiğine inanıyorum.

Ayrıntılar geliyor…