İsrail bu tahribatı tazmin etmek zorunda

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Hastanelerin, ibadethanelerin, okulların, mülteci kamplarının, ambulansların bombalandığı, ‘güvenli’ denilen bölgelere göç eden sivillerin katledildiği, tarihte eşi gibisi görülmemiş bir barbarlıkla karşı karşıyayız” dedi. Erdoğan, Suudi Arabistan’ın başşehri Riyad’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Fevkalâde Ortak Zirvesi’nde konuştu. Charlie Hebdo taarruzunda devlet ve hükümet liderleri Paris’te yürüyüş yaparken, 12 bini aşkın insanın katledildiği Gazze için birebir isimlerin kılının kıpırdamadığını söz eden Erdoğan, “Bu yalnızca acizlik değil birebir vakitte korkaklıktır, vicdansızlıktır. Zulüm karşısında susanlar da en az zalimler kadar akan kana ortaktır” halinde konuştu.

Gazze ve Ramallah’ta 7 Ekim’den bu yana yaşananları tanım etmeye sözlerin kifayetsiz kaldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Hastanelerin, ibadethanelerin, okulların, mülteci kamplarının, ambulansların bombalandığı, ‘güvenli’ denilen bölgelere göç eden sivillerin katledildiği, tarihte eşi gibisi görülmemiş bir barbarlıkla karşı karşıyayız. İsrail idaresi birçoğumuzun hakikat bulmadığı 7 Ekim hadisesinin intikamını Gazzeli bebeklerden, Filistinli suçsuz çocuklar ve bayanlardan çıkarmaktadır.

Vatanlarını savunan Hamaslı direnişçiler ile işgalcileri tıpkı kefeye koymamız mümkün değildir. İsrail güçlerinin ve işgalci yerleşimcilerin taarruzlarından Batı Şeria’daki kardeşlerimiz de olumsuz etkileniyor. Birleşmiş Milletler’e nazaran, Gazze ve Ramallah’ta katledilen 12 bine yakın Filistinlinin yüzde 73’ü bayan ve çocuklar. Bu cinnet halinin savunulabilir yahut mazur gösterilebilir hiçbir tarafı yoktur. İnsan hak ve hürriyetlerini lisanından düşürmeyen Batı’lı ülkelerin Filistin’de süregiden katliamlar karşısında sessizliğe bürünmeleri utanç vericidir. Gazze’de 12 bine yakın insan ölmüş, Gazze’nin neredeyse tamamı yıkılmış lakin bu ülkeler, İsrail’e ateşkes daveti dahi yapmıyor, yapamıyor.”

Charlie Hebdo akınında devlet ve hükümet liderleri Paris’te yürüyüş yaparken, 12 bini aşkın insanın katledildiği Gazze için birebir isimlerin kılının kıpırdamadığını tabir eden Erdoğan, “Bu yalnızca acizlik değil tıpkı vakitte korkaklıktır, vicdansızlıktır. Zulüm karşısında susanlar da en az zalimler kadar akan kana ortaktır. Amerika

ve batılı ülkeler güya savunuculuğunu yaptıkları bedelleri, İsrail idaresinin ihtiraslarına kurban etmişlerdir. ” değerlendirmesinde bulundu.Dünyanın dört bir köşesinde, İsrail’in katliamlarına karşı yükselen sesleri insanlık açısından ümitvar bulduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail destekçisi idarelerin bu çığlığa kulak vermesini bekliyoruz. İslam dünyası bu sefer öteki krizlerden farklı olarak daha birlik ve beraberlik içinde bir duruş sergilemiştir.” sözlerini kullandı.

Bu krizi, Filistin sorununa kalıcı tahlilin vasatı haline getirmemizin ehemmiyet arz ettiğini kaydeden Erdoğan, kelamlarını şöyle sürdürdü: “Filistin problemi görmezden gelindikçe, bölgede olağanlaşma gayretleri akim kalmaya mahkumdur. Sıkıntıya kalıcı tahlilin yolu ise temel sebepleri ortadan kaldırmaktan geçiyor. Bu da lakin 1967 hudutlarında başşehri Doğu Kudüs olan hükümran ve coğrafik bütünlüğü haiz Filistin Devleti’nin kurulmasıyla mümkündür. Gündeme getirdiğimiz Memleketler arası Barış Konferansı’nın bunun için en uygun yeri sağlayacağı kanaatindeyiz. Filistinli kardeşlerimizin güvenliğini garanti altına alacak yeni sistemlere gereksinim duyulduğu da görülüyor. Bu kapsamda tesis edilecek barışın korunması için garantörlük dahil gerekli çabası göstermeye hazırız.

Mısır ile işbirliği içinde Gazze’ye ulaştırılmak üzere 10 uçak dolusu insani yardım materyalinin, El-Ariş Havalimanı’na sevk edildiğini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti: “Dün toplam 666 ton insani yardım materyali taşıyan sivil gemimiz yola çıktı, inşallah bugün El-Ariş Limanı’na varmış olacak. Kanser hastaları ve çocuklar başta olmak üzere yaralıların tedavileriyle ilgili çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. 15 Kasım tarihinde eşimin himayesinde, devlet ve hükümet liderlerinin eşlerinin iştirakiyle İstanbul’da düzenlenecek toplantıya dair hazırlıklarımız devam ediyor. Gelinen kademede birinci önceliğimiz, ateşkesin sağlanması ve insani yardımların kesintisiz halde ulaştırılmasıdır. Acil olan birkaç saatlik fasıla değil kalıcı ateşkestir. Birleşmiş Milletler Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, İsrail taarruzlarına 4 saat orta verme kararının alaycı ve zalimce olduğunu söz ediyor. Biz de kelam konusu karara tıpkı formda yaklaşıyoruz.”

İnsani yardımların kesintisiz ve daima olarak gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan şöyle konuştu: “Hastaneler başta olmak üzere acil muhtaçlık içindeki yerlere akaryakıt ulaştırılması hayati ehemmiyettedir. Birleşmiş Milletler İnsani İşler Uyum Ofisi Sözcüsü, yardım tırlarının ulaştırılmadığı Gazze’nin kuzeyini cehenneme benzetmektedir. Tüm teşkilat üyesi ülkeler, Mısırlı kardeşlerimize gereken dayanağı vererek, Refah Hudut Kapısı’nın daima açık tutulmasını sağlamalıdır. İsrail’in işlediği savaş ve insanlık cürümlerinin hesabının hukuk önünde sorulması için de çaba göstermeliyiz. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Kurulu ve Milletlerarası Ceza Mahkemesi tarafından bunlar incelenmeli, sorumlular hakkında gerekli süreçler başlatılmalıdır. Tıpkı biçimde İsrailli bakanlar tarafından varlığı ikrar edilen nükleer silahlar sorunu araştırılmalı, Milletlerarası Atom Gücü Ajansı’nın kontrolünden kaçırılan nükleer bombalar varsa bunlar kesinlikle ortaya çıkarılmalıdır.”

Sadece bölgenin değil tüm insanlığın bekasını tehdit etme potansiyeline sahip bu türlü bir bahsin geçiştirilmesine müsaade verilmemesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir öbür kritik sıkıntı tazminat hususudur. İsrail’i her seferinde daha pervasızlaştıran faktör, katlettiği, topraklarını işgal ettiği, yaktığı, yıktığı, zulmettiği insanlara verdiği ziyanı tazmin etmemesidir. Batı’nın şımarık çocuğu üzere davranan İsrail idaresi, yol açtığı tahribatı tazmin etmek mecburiyetindedir. Bu gerçekleşene kadar İslam dünyası olarak Filistinli kardeşlerimizi elbette sahipsiz ve çaresiz bırakamayız. Gazze’nin tekrar ayağa kaldırılması için İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde bir fon kurulması gerektiğine inanıyoruz.” diye konuştu. Erdoğan, Türkiye olarak Gazze’nin inşa ve ihyasına her türlü dayanağı vermekten imtina etmeyeceklerini söyledi.

Kalıcı barış yalnızca Filistinlilerin değil İsrail halkı dahil olmak üzere tüm bölgenin huzur ve iyiliğini temin edecektir. Birinci kıblemiz olan Mescid-i Aksa’nın da yer aldığı Harem-i Şerif’in kutsiyeti ve tarihi statükosunun ihlali karşısında da müteyakkız olmalıyız. İsrail’in yaşananları fırsat bilerek Harem-i Şerif’e yönelik emrivakiler yapması kuvvetle olasıdır. Türkiye dahil bölgedeki birçok ülkenin toprak bütünlüğünü tehdit eden ‘vadedilmiş topraklar’ hezeyanlarının lisanlandırılması bunun en açık ispatıdır. Daima söylediğim üzere Kudüs, bizim kırmızı çizgimizdir. Barış kenti olarak bilinen Kudüs’ün ve tüm Filistin topraklarının eski günlerine kavuşması hepimizin dileğidir. Filistinli kardeşlerimizin de ortalarındaki ayrılıkları geride bırakıp, birlik ve beraberlik içinde haklarını savunmalarını temenni ediyoruz.”

Zirvenin akabinde ortak bir bildiri yayınlandı. İsrail’in kınandığı bildiride özetle şu tabirler kullanıldı:

* İsrail hücumları derhal durdurulmalı.

* Abluka kırılmalı, yardım konvoylarının girmesi mecbur kılınmalı.

* Memleketler arası bir barış konferansı en kısa vakitte toplanmalı

* Devletler, işgal ordusu ve terörist yerleşimcilere silah ihracatını derhal durdurmalı.

* İsrail’in kimyasal silah kullanımı araştırmalı.

* İsrail’in işlediği savaş kabahatlerine ait soruşturma tamamlamalı.